Ümit Özdağ'ın Cezaevi Çıkışında Namaz Kılma İddiası: Dezenformasyon Olarak Nitelendirildi

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM), sosyal medyada hızla yayılan ve Ümit Özdağ'ın Marmara Ceza İnfaz Kurumu'ndan tahliye olur olmaz namaz kılma girişiminin jandarma tarafından engellendiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını açıkladı. DMM'nin yaptığı resmi açıklamada, olayla ilgili tüm detayların kamuoyu ile paylaşıldığı ve iddianın asılsız olduğu vurgulandı.

DMM'nin resmi sosyal medya hesaplarından yapılan duyuruda, Özdağ ve beraberindekilerin cezaevi çıkışında jandarmaya herhangi bir talepte bulunmadıkları, namaz kılmak istediklerine dair bir bildirimde bulunmadıkları net bir şekilde ifade edildi. Açıklamada, jandarmanın görev yetkilerinin cezaevi sınırlarıyla sınırlı olduğuna dikkat çekilerek, namaz kılınmak istendiği ileri sürülen yerin cezaevi dışındaki bir cami olduğu belirtildi. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, jandarmanın bu alanda müdahalede bulunmasının veya izin vermesinin hukuken mümkün olmadığı vurgulandı.

"Hukuken Müdahale Mümkün Değil, Güvenlik Talebi de Yoktu"

DMM açıklamasında, olay sırasında herhangi bir güvenlik zafiyetinin oluşmadığı, ne Özdağ'dan ne de beraberindekilerden herhangi bir güvenlik önlemi talebinin jandarma birimlerine iletilmediği de kaydedildi. Merkez, iddianın tamamen asılsız olduğunu ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir dezenformasyon çabası olduğunu belirtti. Açıklamanın sonunda ise "Kamuoyuna saygıyla duyurulur" ifadesi kullanıldı.

DMM'nin açıklaması, söz konusu iddianın sosyal medyada hızla yayılmasının ardından kamuoyunda oluşan belirsizliği ortadan kaldırmayı hedefliyor. Merkez, dezenformasyonla mücadele kapsamındaki çalışmalarına devam edeceğini ve kamuoyunu doğru bilgilendirmeye önem vereceğini vurguladı. Olayın, sadece bir dezenformasyon örneği olmadığı, kamu düzenini ve güvenliğini tehdit edebilecek yanlış bilgilendirmelerin önlenmesi açısından da önemli bir gösterge olduğu belirtiliyor.

DMM'nin yaptığı bu açıklama, yalan haberlerle mücadele konusunda kamu kurumlarının aktif rolünü bir kez daha gözler önüne serdi. Sosyal medyanın bilgi kirliliğine açık yapısı düşünüldüğünde, bu tür açıklamaların hem kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi hem de dezenformasyonun yayılmasının önlenmesi açısından hayati öneme sahip olduğu tartışılmaz.